Aslında bu yazıyı, “Kolay mı lan James Bond olmak. Olunmaz.” deyip kapatmak isterdim. Gel gelelim zamanında “Nasıl Jedi Olunur?” yazısı yazdığıma göre bunu haydi haydi yaparız. Şimdi tabi kolay iş değil bir Bond olmak, ama yani kimse de yarın dünyanın en tehlikeli suçlularını kovalayacaksın demiyor. Çok da takılmamak lazım yani o yüzden. Bazı parçalarını alıp kendine eklesen bile hayatın değişir. Bir düşün derim. Çok kolay bağlayacağız şimdi işi. Bak hele, bak.
Beden Diline Hakim Ol
Mimiklerin ve jestlerin adeta sen yalan söyleyeme diye hazırlanmış. İstemsiz olarak yaptığın onlarca küçük hareket adeta mors alfabesi gibi karşı tarafa bilgi iletir. Bilmeyen birisi için anlamsız hareketler zinciriyken, konuya hakim birisi bunlardan mantıklı sonuçlar çıkartabilir. Uzmanlar, karşındakinin yalan söyleyip söylemediğini bilmenin kesinliği olmadığını ancak onu rahatsız eden başka bir durumun konuşulan konu üzerinde olduğunu bilmenin kesin olduğunu söylüyor.
Biraz vakit ayırarak öğrenmekten hiçbir zarar gelmez. Joe Navarro’nun “Beden Dili” kitabı bu aralar hala bestseller, dolayısıyla her yerde bulman mümkün. Kendisi eski FBI ajanı, kitap da kolay anlaşılacak bir dilde ve görsellerle de desteklenmiş vaziyette. Önce kendi üstünde çalışırsın sonra da sağdaki soldaki insanları izleyerek işe devam edersin. Bir süre hata yaparsın belki ama sonunda keskin bir analizci olabilirsin. Tabi tek kitapla olacak iş değil. Başka binlerce kaynak var araştırırsın.

İçkini Bil
Mevzu sadece içki içmek değil. Mümkünse içme hatta. Asıl mevzu hayattan zevk almayı bilmek, kendini tanımak, isteklerini bilmek, yaptığın şeye tam olarak ilgini, vaktini adamak, bilgi sahibi olmak. Yoksa günün sonunda sarhoş olmak istiyorsan ispirto da yapar o işi. Sen burada içtiğin içkinin ne olduğunu bilen ve bundan zevk alan birisi olmayı hedefleyeceksin.
Düşün James Bond’u. Acayip pahalı bir kumarhaneye gitmiş, karşısında çok acayip suçlu abiler var, masaya oturmuşlar falan bir anda James “Abi bana bi’ ellilik yolla ya” diyor. Oldu mu canım kardeşim? Oldu mu güzel yavrum? Her şeyin bir yeri bir zamanı var.
Küçük Cumartesi serisindeki yazılara bir bakarsın. Daha da yazacağız oraya. Sıkıntı yapma.

Giyimine Özen Göster
Giyim nasıl olmalıdır konularının üzerinde çok durduk ama neden buna özen göstermemiz gerektiği konusunda pek konuşmadık. Daha sonra uzun uzun yazarız bunu ama kısa bir girizgah yapalım.
İnsanlar üzerinde bırakmak istediğin bir etki var. O etki de “ne yaptığını bilen” insan etkisi. Bu sayede karşındaki insanları etkileyebilir, onlardan talepte bulunabilir ve hatta onlara hükmedebilirsin. Giyinmek sadece mahrem yerlerini örtmek, soğuktan korunmak adına değil aynı zamanda statü bildirimi, güç bildirimi gibi başka işlere de yarıyor. Karşındaki kişiyle olan ilişkini giyimin çok büyük oranda etkileyecektir.
Yerine göre bu şort tişört olur, yerine göre white tie etkinlik için giydiğin frak. Ama ne olursa olsun, özenle seçilmiş, dikkatle bir araya getirilmiş parçalar ve hassasiyetle düşünülmüş bir çalışma yatıyor olması lazım ardında. Giyimine özen göstermeyen birisinin karşısındaki kişinin üstünde hakimiyet kurması çok güç.

Dil Öğren
Bond abimizin garanti bildiği 3 dil var. İngilizce, Fransızca, Almanca. Farklı yerlerde de başka dillere göndermeler yapılıyor ama onlarda ne kadar akıcı o konuda bir şey diyemiyoruz. Sen de kendine en azından artı bir dil daha ekleyebilirsin. Dünyanın en kolay işi olduğunu söylemiyorum ama günümüzde o kadar çok imkan var ki yeni bir dil daha öğrenebilmek için. Farklı siteler, uygulamalar, salondan çıkmadan dünyanın dört bir yanındaki yerlilerden öğrenebilme imkanı vs. öğrenmemek için hiçbir sebep yok ortada.
Ne kadar çok dil bilirsen o kadar farklı ortamda, o kadar farklı ülkede, o kadar farklı insanla tanışabilirsin. Dünyanın dört bir yanında operasyonlar yapan senin gibi bir ajanın(!) en azından çantasında fazladan bir iki lisan taşıyor olması gerek. Günde 1 saat ayırsan, hadi 20 dakika bile ayırsan sonunda yeni bir dil öğrenebilirsin. Yarın hemen seni alıp Japonya’ya atmıyorlar ya, acelen yok. Tatlı tatlı, keyifli keyifli öğrenmeye başlamamak için sebep ne olabilir?
Bu konuyu haricen işleyeceğim, orada tüm detayları vereceğim. İşler eskisi gibi zor değil artık dil öğrenmek konusunda.
Spor Yap
İki metre koşup yorulan, merdivenleri çıkarken nefes nefese kalan bir Bond hiç görmedik şimdiye kadar. Dolayısıyla el mahkum spor yapacaksın. Spor salonuna gitmeyi sevmiyorsan da şöyle düşünelim. Bond, en azından bizim takip ettiğimiz kadarıyla, sürekli yollarda. Bu kadar yolda vakit geçiren birisi kalkıp spor salonu üyeliği yaptırsa parasının yarısı çöpe gidecek. Dolayısıyla büyük ihtimalle fırsat bulduğu zamanlarda otel odasında, güvenli evlerde falan spor yapıyor.
Daha önce de bir iki bahsetmiştim, telefonunda bulunması gereken 5 uygulamadan biri olarak da hatta, Freeletics diye bir uygulama var. Bunun farklı versiyonları var sen, bodyweight olanına bakacaksın. Vücut ağırlığınla sporunu yaparsın. Öyle değişim videoları var ki, akıllara zarar. Tabi beslenmesini, dinlenmesini hesaba katmıyorum şimdi. Ya da yaz internete vücut ağırlığı ile egzersiz diye arat. Hareket etmek istedikten sonra edersin, vücut geliştirmek istedikten sonra gerekirse masayı indirir kaldırır bench press yaparsın.
Kendi yöntemini bul. Salon ya da değil fark etmez. Mevzu atletik yapıya geçiş yapmak. Yine dediğim gibi. Acelesi yok. Bir sene de sürebilir, on sene de (yazış o kadar sürmez de) fakat nihayetinde atletik versiyonuna dönüşebilirsin.

Dövüş Sanatları
Git sağda solda kavga çıkart demiyorum. Sana saldıran birisi olduğunda da ona saldır demiyorum. Kaçış yolunla aranda bir saldırgan varsa ve oradan çıkmak için tek şansın biraz fiziksele girmek durumunda kalırsan ne yaptığını bil en azından diyorum.
Her tarafta pıtırak gibi eğitim var kurumlar açılıyor. Senelerdir de böyle bizde gerçi. Kendine uygun olan bir tanesini bul, başla. Hiçbir şey bilmemek, yanlış da olsa üç beş bir şey bilmekten evladır. En azından eğer sokakta pataklanırsan, dersin ki ha demek ki bir yerde bir hata var.
Daha önce bahsettiğim Jocko abimiz bu konuda gayet net. BJJ diyor, Boks diyor, Muay Thai, Güreş diyor. Bir iki bir şey daha diyordu da hatırlamıyorum. Çok diyor kopmayın cıvcıvlı şeylere. Fikir onun fikri, söylemiş olayım üstümde kalmasın.
İyi Bir Ekibin Olsun
Bond tek mi? “BEN TEKAM!” diye geziyor mu? Gezmiyor. Bir “M”, bir “Q” olmazsa, bir Moneypenny olmazsa nice olur Bond’un hali? El memlekette kurda kuşa yem olur mazallah. Çevrende senin de böyle bir ekibin olsun. Elinin erişmediğine eli erişsin, aklının yetmediğine aklını versin, içinden çıkamadığın durumda seni çekip çıkarsın, sen yolunda rahat yürü diye yolunu açsın. Yani herkes ister tabi böylesini de bulmak o kadar kolay olmuyor. Biz şimdilik kolaymış gibi davranacağız konu itibariyle.
Bana ayrılan sürenin burada sonuna gelmiş bulunuyoruz. Önümüzdeki hafta Ajanlık Okulu’nun diğer derslerinde yine karşılaşmayı ümit ediyoruz.
İyi görevler.
B.
(Bond’un değil, Beylik Mevzular’ın “B.”si. Yanlış olmasın!)
[mailerlite_form form_id=8]