Günlük hayat yeteri kadar zor. Trafikti, iş hayatıydı, koşturmaydı derken insanın canı çıkıyor. Bir de bunun üstüne insanlarla iletişime geçiyorsun. Bir de o iletişime geçtiğin insanlar kibarlıktan, zarafetten nasibini almadılarsa cinlerinin tepene çıkması için önünde hiçbir sebep kalmıyor. Hayır bizim memlekette ne hikmetse kibar olmak, zarif olmak küfürmüş gibi algılanıyor. İyi güzel kardeşim böyle algılıyorsun da senin kazmalığına ben de ayak uydurursam bu sefer kan gövdeyi götürür ortalıkta. Ama sen biraz daha kibarlaşmayı denersen eğer gül gibi geçinir gideriz. Hayır sen de rahat edersin diye söylüyorum ben. Bak çok zor bir isteğim olmayacak topu topu 5 kelime ile işin %90’ını çözmüş olacağız.
Teşekkür Ederim, Teşekkürler
Kolaydan başladım. Şu kalıbı herkes kullansa ne kadar rahat ederiz. Hayır sen karşındakine nazik davrandığın zaman karşından da benzer şeyler bekliyorsun. Adama kolay gelsin diyorsun, bön bön bakıyor suratına. Daha beteri hiç bakmayanı var. La evladım adamı hasta etmeyin. Dilin düşmeyecek karşılık verirsen bana. Bir de tam tersi, birisine teşekkür ettiğin zaman kalakalması. Haydi hepsini geçelim, tamam. Bari yakın çevrenize falan teşekkür edin ya. Eşinize, arkadaşınıza, ailenize falan. Hayır zira yapılan iyilikleri kimse yapmak zorunda değil. Bu sebeple bir teşekkürü çok görmemekte fayda var.

Pardon
Bak şimdi bu canım kelimenin en güzel kullanım alanı kalabalık yerlerdir. Arkadan geliyorsun, öne geçmek istiyorsun falan, o sırada öndeki insanı nazikçe kenara çekecek şekilde “pardon” diyorsun arkadan, yoluna bakıyorsun. Bunun aksi nasıl oluyor? Arkadan tank gibi geliyorsun, önünde kimse var mı yok mu sallamadan dalıyorsun araya, artık öndekiler bir yana sen bir yana savrularak geçiyorsun. Canlar biliyorum bizim ülkede insanlar kalabalık alanlarda birbirine temas etmekten falan haz duyuyorlar ama yapılmasın bunlar. Sen bana pardon de ben çekilirim. Ben pardon dediğimde de sen çekil. Tank olmak son çare. Baktın karşındaki adam baraj duvarı gibi duruyor. O zaman kıra döke geçebilirsin.
Bir de bu kelimeyi “bakar mısınız?” ile kalıp halinde kullanabilirsin. O da gayet işlevsel. Hayır sene olmuş 2016, neredeyse 17’ye gireceğiz hala “şşt, hop birader, alooo kime diyorum” falan gibi cümleler kullanılıyor. Yapılmasın kurban olayım ruhum eziliyor yeminle şunları duydukça. “Pardon, pardon bakar mısınız?” bak cümle içinde kullanımını verdim. Bu kalıbı böyle kullanın tanımadığınız insanlara seslenirken.

Müsait misin?
Bir sorsana kardeş bunu hele önce. Ondan sonra ne isteyeceksen iste. Bu genellikle iş ortamı için geçerli bir durum tabi ama yani gün içinde arkadaşlarınla falan konuşurken de işe yarar. Hepimizin işi gücü var, bir sorumluluğu var falan. Sen telefonu açıyorsun, hop diye saydırmaya başlıyorsun. Ya bi’ soluklan, bi’ sor bakalım benim seni dinlemeye vaktim var mı? De ki vaktim var ama kafam var mı? Hayır bu hatayı ben de yapıyorum mesela eşimi aradığımda gün içinde. Ama bu hareketi düzenli olarak yapanlar var. Empati yoksunu musun canım sen, hayırdır? Ben gelip senin işin varken tepene çöküyor muyum?
Farklı versiyonları; “Ya müsaitsen senden bir şey rica edecektim” “Müsait misiniz acaba? Bir konu hakkında fikrinizi almak istiyordum” “Müsait olduğunuzda sizinle biraz görüşebilir miyiz?” gibi. Bundan sonra sen de üç farklı cümle içinde kullan bunu. Pazartesi ödevleri bekliyorum.

Hallederiz
Ik mıkçılar dışarı! Ik mıkçılar dışarı! Ik mıkçılar dışarı! Bu aslında sadece bir kelime değil de daha ziyade bir tavır. Ecnebilerin can-do attitude dediği kafa. Karşına herhangi bir sorun çıktığı zaman ık mık edip, işi yokuşa süreceğine, çözebileceğine inanmak ve ona göre tavır almak kastettiğim şey. Zaten ortalık karışık, zaten hayat sıkıntılı, zaten insanlarla uğraşmak problem bir de üstüne yapamayız, edemeyiz diye kestirip atılan şeylerle uğraşmak iyice kasıyor. Bunun yerine kafa göz soruna dalsak, hallederiz biz bu işi desek, altından kalkmak için elimizden geleni ardımıza koymasak daha tatlı bir dünyada yaşarız. Halledelim.

Bilmiyorum
Bu şaşırtmalı başlık. Yıllardır herkes öğütler bunu, “bilmiyorsan bilmiyorum de” kalıbıyla. Gel gelelim elimizin altı teknoloji ve bilgi kaynarken tek başına bilmiyorum deyip işin içinden çıkmak söz konusu olmamalı. “Bilmiyorum ama öğrenirim/araştırayım/bakarım” gibi bir devamı olması lazım. Elbette bilmediğin konuda ahkam kes, sağa sola salla demiyorum. Bilmediğini söylemenin kimseye bir zararı yok. Ama artık bilmiyorum deyip sıyrılma. Yahu kurban olduğum, sanki kütüphaneye gidip günlerini ver araştırmaya diyoruz. Elinin altında akıllı telefon var. Çıkar onu bak iki dakika. Neymiş olay onu anla. Ondan sonra okumanı yaparsın, incelemeni derinleştirirsin. Öyle bedavaya bilmiyorum nedir yahu. Yapmayın.

Bunlarla başlayalım, adım adım yayalım. Senin de söylemek istediğin, eklemek istediğin şeyler varsa Facebook, Instagram, Twitter, Snapchat, Musical.ly, aklına ne geliyorsa, üzerinden ulaşabilirsin.
[mailerlite_form form_id=8]