Havalar hızla ısınırken tozlu raflardan güneş gözlüklerimizi çıkartmaya başladık yine. Ben de on yıl sonra falan gidip kendime yeni bir güneş gözlüğü aldım. Dışarıdan bakınca “aman canım güneş gözlüğü işte” diye düşündüğüm şey gözlük mağazasına girdiğimde beni kan ter içinde bıraktı. Sen de yakın zamanda güneş gözlüğü almak istiyorsan seni şöyle alalım.

Dene ve Beğen
Bak şimdi, daha önce yazdığım “Nasıl Güneş Gözlüğü Seçilir” yazısında sana yüz şekliyle ve modellerle ilgili bilgileri vermiştim. İş canlıya geldiği zaman kitabi bilgiler işe yaramayabiliyor. Misal yuvarlak yüzün varsa gidip yuvarlak çerçeveli gözlük alma diyoruz. Sen yine de bir dene yuvarlak çerçeveleri. Gerçekten o kadar çok çeşitli çerçeveler var ki şu an piyasada yuvarlağın açısı biraz daha farklıdır bakarsın muhteşem olur yüzüne. Ya da gider köşeli bir çerçeve seçersin ama hiç olmaz. Dolayısıyla en temizi bir dükkana girip bıkmadan usanmadan denemek. Online alacaksan bile önceden bir mağazada deneyip tam olarak içine sindiğinden emin ol. Bütün yaz en önemli aksesuarlarından birisi olacak. İnsanların ilk dikkatini çekecek aksesuarın güneş gözlüğü netice itibariyle. Bunu riske atmak istemezsin.

Güneş Gözlüğü Ucuz Değildir
Ne yazık ki. Evet tabi 15 Lira’ya da gözlük bulabilir ve alabilirsin. Ne var ki almaman senin için daha hayırlı olacaktır. Bir defa o kadar dayanıksız olacaklar ki iki günde elinde kalacaktır o gözlükler. İkincisi yeteri kadar güneşten korumayacakları için gözlerini kısmaktan başına ağrılar girecektir. Ne anladım ben o işten. Gözümü güneşten korumayacaksa taksam ne takmasam ne? Ha şekil olur ondan takıyorum diyorsan, hiç ümitlenme şekil falan olmuyor. Uzaktan bağırıyor kalitesizliğini. Kendine özen gösteren biri olarak gözlükten faça vermek sana yakışmaz. İyi bir gözlük aldığın zaman senelerce takacaksın onu. Bak gerçekten 2004 yılında ailem bir Ray-Ban gözlük hediye etmişti üstüne afiyet, hala taş gibi kullanıyorum onu. Gözlükle dağlara taşlara da çıktık, dalışlara da gittik, bana mısın demedi. O yüzden biraz bütçeleri esnetmekte fayda var. Demiyorum sana ilk gözlüğün iki bin Lira olsun diye, benim de yok öyle gözlüğüm, ama bir dört yüz liralar civarına çıkabilirsen çok güzel ve uzun vadeli kullanabileceğin gözlükler alabilirsin. Kendine bir iyilik yap, bir sefere mahsus bunu yap. Pişman olmayacaksın.

Arkadaşınla Git, Sınırlarını Çiğne
Değişim hepimiz için ürkütücü bir olgu. Hele bir de her gün bu değişimi yanında, yüzünde gezdirecek olmak daha da sıkıntılı bir durum. Dolayısıyla gözlük konusunda da benzer çekinceler ile yaklaşıyoruz. Bir tane model belirliyoruz kendimize sonra o eskidikçe yine gidip benzerini arıyoruz. Pilot gözlüğü mü misal bize on yıl önce yakışan, on yıl sonra da aynısını arıyoruz. Fakat on yıl içinde yüzünün şekli değişiyor, giyimin değişiyor, oturuşun kalkışın bile bir ölçüde değişiyor. Kalkıp da nostaljik bir şekilde eskiyi aramaya çok da gerek yok. Biraz daha cesur olup yeni bir model deneyebilirsin. Bakarsın seni daha iyi yansıtacak bir gözlük bulursun. Benim başıma geldi oradan biliyorum. 13 sene boyunca aynı pilot gözlüğümü kullandım. Geçenlerde de eşime gözlük almak için bir mağazaya girdiğimizde ihale benim üstüme kaldı ve bir anda kendimi gözlük denerken buldum. Tek başıma gitmiş olsaydım, gider yine aynı modelden arar bulur alırdım. Eşimle olduğum için biraz daha cesur olup farklı modelleri de denedim. Sonuç olarak wayfarer ile hayatıma devam ediyorum şimdi. Tek başıma kendime böyle bir gözlük değişimi yapmaktan çekince duyardım ama işte biraz daha cesur davranabilme şansım oldu.

Marka Takıntısı Yapmaya Gerek Yok
Belki bundan bir 20 – 30 yıl öncesinde olsaydı A markası ile B markası arasında seçim yapmak ve tercih kullanmak mantıklı olabilirdi. Ama günümüzde birçok kafa marka tek bir firma tarafından üretiliyor; Luxottica. Ray-Ban de onların Persol de onların. Hal böyle olunca kalkıp da “aa şekerim Versace’den başka gözlük takamıyorum” diye gezmenin de çok bir manası kalmıyor. Bu da modelini beğenmen kafi oluyor demek. Aynı modelden hem X markasında hem Y markasında varsa hangisinin fiyatı daha makulse onu alabilirsin. Statü sembolü olarak görüyorsan da senin bileceğin iş ama arada 200 lira fark varsa küçük hesapların insanı olup o parayı gözlüğe kaptırmamayı tercih ederim. Aklında olsun.

Modaya Çok Takılma
Bunu aslında sitede bolca işliyoruz ama böyle “dan!” diye de hiç söylememiştik. Modayı takip etmekle stil sahibi olmak malum farklı şeyler. Elbette modanın dönüşen, stilin ise daha sabit olduğunu biliyoruz. Şimdi eğer bankada saçabileceğin paracıkların varsa hayat sana güzel, keyfini çıkart. Ama yok eğer belirli bir bütçeye takla attırarak hayatını yaşıyorsan modayı takip etmek sana zarar. Gideceksin, bu senenin modası güneş gözlüğünü alacaksın, bir sene takacaksın modası geçecek. Bir anda durduk yere eski model gözlük takan biri olarak hayatına devam etmek durumunda kalacaksın. Halbuki klasik çerçevelerden seçersen böyle bir derdin olmayacak. Gerçekten bir wayfarer’ın ne bileyim bir clubman’in modasının geçeceği yok. En fazla olacağı düz renkleri mi moda yoksa kaplumbağa kabuğu mu moda o değişir. Ona da çok takılmanın alemi yok zaten.

Yeni gözlüğünü almaya çıktığın zaman aklında bu maddeler olsun. Şimdiden hayırlı olsun diyelim. Senin eklemek istediğin bir şey varsa Facebook, Instagram ve Twitter üzerinden ulaşabilir ya da yorum bırakabilirsin. Ayrıca bu içeriklerin direkt sana gelmesini istiyorsan aşağıdaki mail listemize üye olabilirsin.