Hayal etmekten zarar gelmez diye atıyorum ortaya bu konuyu. Motosiklete binmeyi hiç istemeyen çok insanla tanıştım. Tamam herkes hemen üstüne atlamaya cesaret etmiyor ya da ne kadar tehlikeli olduğundan bahsediyor ama içten içe de o motorun tepesinde olmayı hayal ediyor. Bu eşiği atladıktan sonra akıllara zarar çeşitlilikte motorlarla karşılaşıyorsun. Scooter’ından, Cruiser’ına, Touring’ine falan derken feleği şaşıyor insanın. Tabi işin içine özel yapımlar falan girince iyice tadından yenmez bir hal alıyor ortalık. Bunların arasından hastası olduğum, senin de hasta olacağına emin olduğum birkaç alt türden bahsetmek istedim. Ya da belki sen de çoktandır hastasısındır eğer öyleyse destek olalım birbirimize bu süreçte.
(Anti-linç notu: Motor tarihçisi değilim, şu anda bir motorum yok, eskiden vardı şimdi yok. Motorlardan keyif alan, sıradan bir insanın derlemesi olarak bak buraya. Eğer tanımlarda eksik/yanlış/fazla var diyorsan beni sağda solda gömmeden önce doğru bilgiyi ulaştır, direkt değiştirelim. Ayrıca kasksız binme, korumasız binme, insan gibi bin şu motora. Adamı hasta etme. Fotoğraflarda ekipmansız görebilirsin sen öyle yapma.)

Cafe Racer Nedir?
Cafe Racer (kafe reyzır – hiç o okunma simgelerine kasamam şimdi, böyle okunuyor işte) dediğin şey ağırlığı hafifletilmiş, bir nebze daha güçlendirilmiş, kısa mesafelerde süratli kullanabilmene olanak sağlayacak şekilde modifiye edilmiş, uzun yola çıksan gelmişine geçmişine söveceğin kadar rahatlıktan feragat edilmiş bir motor türü. İşte efendim anlatılana göre vakti zamanında iki cafe arasında motorcular yarışırmış, “sen daha çabuk gidersin, yok ben daha çabuk gider gelirim” diye itleşirlermiş, dolayısıyla da bu makinelerin adı cafe racer olmuş.
- Genellikle orijinal seleden daha geride, tek ve daha ince bir sele
- Modifiye gidon
- Genellikle çıkartılmış arka çamurluk
- Süspansiyon, performans modifiyeleri
Bunlara denk geldiğin zaman bil ki karşında canıms canıms bir cafe racer yatıyor. Şu şekil;

Street Tracker Nedir?
Bu motorlar da track racing denilen yarışta kullanılan motosikletlerin, sokakta kullanılabilecek şekilde aksesuarlarla donatılmış hali. Track racing de bu hani toprak pistte kıçlarını kaydıra kaydıra döndükleri motor yarışları var ya, işte o. Tabi şimdi topraktan çıkartıp asfalta sokacağın için bu makineyi ne yapacaksın tekerleri değiştireceksin, e üstüne haliyle amortisörleri sokağa uygun hale getireceksin falan. Dik oturuş pozisyonunu koruyorsun ancak yine.

Bobber Nedir?
Bu arkadaşımız da pek yakışıklı bir asfalt makinesi. Ön çamurluğu çıkartıyorsun, arka çamurluğu kısaltıp yuvarlıyorsun (bob-job denilen şey bu işte ismi de buradan geliyor), fazlalıkları atıyorsun motordan, gereksiz parçaları kırpıyorsun, elinde kaslı tertemiz bir makine kalıyor. Ha diyeceksin Bobber ile Chopper arasında ne fark var? Bobber’lar daha eskiden yapılmaya başlanıyor Chopper’lardan bir defa. Tabi bir de belki en büyük fark şasi farkıdır. Bobber’larda standart motorun şasisi kullanılırken Chopper’ların şasileri sıfırdan yapılıyor. Gördüğün zaman şakkadanak anlarsın olayı.

Brat Style Nedir?
Bratstyle motorlar özel yapım motorların en yeni tarzı. Japonya’da Brat Style isimli bir atölyenin yaptığı motorlara verilen isim. Yaratıcılıkta sınır tanınmıyordu isimlendirme konusunda adeta. Bu motorlar biraz daha asi görünümlüler. Daha mat bir görüntüye sahipler bir defa. Arka çamurluk yok, ön çamurluğun olmaması da mümkün, gereksiz parçalar atılmış, düz bir sele. Cafe racer’lardan daha güçlü bir duruşa sahipler.

Bunlar benim hasta olduğum türler. Tabi daha fazlası da var ama dediğim gibi tamamen şahsi bir beğeni listesi bu. Çok istersen onları da sonrasında yazarım. Senin eklemek istediğin çıkartmak istediğin bir şeyler varsa hemen bir benzin istasyonuna gidip yarım litre mazot alıp benim yolladığımı söyle, sana adresimi verecekler. Yok dersen yorum yazabilir, Facebook ve Twitter üzerinden ulaşabilirsin. Ha bir de Instagram üzerinden de takip edersen beni bahtiyar edersin. (“Etmeyeceğim ulan seni bahtiyar” dersen de canın sağ olsun canısı)
[mailerlite_form form_id=8]