Geçen hafta sonu dışarı çıktık. Önce film, sonra da bardan bara zıplama tadında gezerken bir noktada yeni insanlarla tanışmaya başladık. Merhabalaşıyoruz, sarılıyoruz, el sıkışıyoruz falan derken bir anda bir baktım üzerime sinmiş bir koku var. Arkadaş, nasıl kokuyor bilemezsin. Buram buram, şeker şeker kokuyorum. Adamın parfümü parfüm değil, adeta Örümcek Adam’dan Venom, bir simbiyot adeta. Kime dokunursa onun vücuduyla bir olup onu ele geçiriyor. Tabi şimdi deodorant kullanmayı bile doğru düzgün alışkanlık haline getirmemiş toplumda bu tarz yanlış kullanımlar çok doğal. Sis perdesini (oo nasıl kelime esprisi) aralayalım istedim.
(Koku uzmanlarına anti-linç uyarısı: Diğer konularda da olduğu gibi bu konuda da sertifikalı bir uzman ya da yıllarını bu işe vermiş amansız bir parfüm aşığı değilim. Kendi deneyim ve araştırmalarımın sonucu çıkan bir yazı bu. Linç edesin gelirse mail atarsan yanlışları düzeltir, mutlu mesut yaşarız.)
Eau de Parfum, Eau de Toilette ve Eau de Cologne Nedir?
Bu terimler niye işimize yarayacak dersen eğer cevap çok net. Pratik sebeplerle bilmemiz gerekiyor bu isimleri. Parfüm dediğimiz olay netice itibariyle kokulu yağların alkol içinde çözülmüş ve şişelenmiş hali. Şimdi bu noktada özü ne kadar yoğunsa, ne kadar az alkol ile seyreltilmiş olursa, o kadar yoğun bir koku elde ederiz. Bu terimler de bize yoğunluğunu gösteriyor işte. (Tabi terimlerden ziyade fiyat etiketi de doğru orantılı olarak yoğunluğunu gösteriyor ama “cool” sebeplerden sanki fiyatıyla hiç ilgilenmiyormuşum gibi yapacağım.)
Eau de Cologne (EDC): İçinde %2-4 oranında özünden var. Geri kalanı alkol ve su. Seyreltilmiş de seyreltilmiş. En fazla 2 saat vücutta kalır diyorlar sonra uçaaaaaar gideeer.
Eau de Toilette (EDT): En çok denk gelinen parfüm çeşidi. %5-15 arasında değişen yoğunluğa sahip.
Eau de Parfum (EDP): İşler burada yoğunlaşmaya başlıyor ve %15-20 arasında yoğunlukta bir aromatik bileşen muhteviyatına denk geliyoruz.
Bunlardan sonra daha yoğun bileşen oranına sahip parfümler var. Ama yani zaten o noktada bilgin ve ilgin varsa bu yazıya hiç girmeyeceğini düşündüğüm için pas geçiyorum.

Parfüm Nasıl Seçilir?
Şimdi çoğunlukla bizde parfüm sana hediye gelir. Ya annen alır, ya eşin dostun alır, bir şekilde bir parfümün olur. Atadan kalma kokuları körlemesine kullanmak da bir ihtimal. Tabi bir de efsanevi berber parfümü mevzusu var. O kokuları kim dağıtıyorsa ülkeye bulmak istiyorum kendisini zira bu kadar istikrarlı iş yapan birini görmedim. Senelerdir farklı şehirlerde berberlere gittim neredeyse hepsinin elinde aynı kokudan vardı. Adı sanı da duyulmamış şişeler içinde. Bu döngüden kurtulmak gerekiyor.
Öncelikle baba, kendin seçeceksin parfümü. “Vallahi hiç anlamam parfümden, kokudan” cümlesini ve düşüncesini bir kenara bırakacaksın önce. Sonrası kolay. Bir mağazaya gitmeye bakıyor iş.
Bir seferde maksimum 4 farklı parfüm deneyebilirsin. Bileklerine birer koku ve bir de dirsek içlerine birer koku şeklinde maksimum dört. Bu kokular arasında kahve koklamak, bir önceki parfümün kokusunu yok edeceği için dördünü de rahatlıkla deneyebilirsin. (Hayır manyak gibi yanında kahve çekirdeği ile gezmene gerek yok, sana sunuluyor kahve. Ha ama orada kahve sunmuyorlarsa tabi yanında bir poşette gezdirebilirsin. Kime ne canım?)
Kokuları bazen böyle kart gibi bir şey ile denetiyorlar. Onunla olmaz o iş. Öncelikle bir defa senin teninde nasıl kokacağını görmek gerekiyor parfümün. Dolayısıyla bu konuda kavga çıkart demiyorum ama ısrarcı ol. Derine temas etmeyen kokudan ne anladık? Dışarıda kokluyorsun lavanta, bir sıkıyorsun üstüne limon (tamamen salladım şu an koku farklarını). Ama olmaz. O yüzden net test şart.
Detayına şimdilik girmeyeceğim ancak parfümlerin kokusu bildiğim kadarıyla 3 koku aşamasına ayrılıyor. Üst notalar, orta notalar ve baz (alt) notalar. Yani diyor ki, sen parfümü sıktıktan sonra ilk anda aldığın koku ile 4 saat sonra alacağın koku aynı değildir. Biri gider, biri kalır. Bu sebeple parfümü sıktıktan sonra “Ha iyiymiş” deyip hemen üstüne çullanma. Sakin sakin gezin içeride. Önce bir 2. dk.da kokla, sonra 10. dk.da kokla sonra 1. saatin sonunda kokla. Anladın olayı. Farklı anlarda kokunun farkını anla. Sonra üzülme diye söylüyorum canım kardeşim.
İlk defa parfüm almaya çıktığın anda kendi imza kokunu bulmayı bekleme. Birkaç farklı kokun olabilir, ki bir taraftan olması da gerekiyor farklı kokularının. İlk defa bakarken en hoşuna giden hangisiyse onunla yürü. Al gitsin. Bir süre kullan bak bakalım çevrendeki insanlar ne diyor. Sen nasıl hissediyorsun bir ölç. Ona göre şekillenir zaten ne gibi kokuların sana yakıştığı ve senin hangi tarz kokuları üstünde taşımaktan keyif aldığın.

Parfüm Nasıl Kullanılır?
Geldik zurnanın zırt dediği yere. Tık tık anlatacağım burayı.
Kuru cildine sık. Duş alıp kurulandıktan sonra cildine sık.
Önce bebek adımları. Yeni aldığın parfümde bilhassa önce tek fısla başla. Sonra iki fısa çıkartırsın. Bak bakalım farklı havalarda nasıl tepki veriyor, insanlar nasıl karşılıyor falan. Baktın alıştın parfümüne ondan sonra rahatlıkla kullanabilirsin. İlk zamanlarda tedirgin olmanın kimseye bir zararı yok. İlk defa altında bir spor arabayla trafiğe çıktığını düşün. Ve ehliyetini yeni almışsın. Üstelik hava yağışlı ve yerler kaygan. Sakata gelmemek lazım.
Isı noktalarına parfümünü sık. Göğüs, boyun, bilekler, dirseklerinin içleri, omuz bölgelerini kullanabilirsin. Hepsi bir anda değil tabi. Tek birini seçip öyle gitmekte fayda var. Tercihen göğüs bölgesi en akılcısı bence. Ama sen kendi bölgeni bulursun o ayrı.

Yapılmaması gerekenlere dikkat et!
Kokuyu öldürme. Bileklere sıkıp sonra onları birbirine sürterek ovuşturma. Kokunun bağlarını kopartıp ömrünü yemiş olacaksın. Yeme. O kendi doğasında yayacak kokuyu. Sakin ol.
Diva havaları yapma. Öyle parfümü havaya sıkayım içinden geçeyim gibi bir şey yok. Koku parçacıklarının çoğunluğu sağa sola saçılır bu şekilde. TL;DR parana yazık, üstüne sık.
Kıyafete değil ete. Kıyafete sıkmak en tehlikeli kısım. Kıyafetlerine zarar verme ihtimalini geçtim konunun başında bahsettiğim simbiyot haline gelebilirsin. Bulaşır da bulaşır. Üstelik koku cildine temas etmeyeceği için bu sefer oluşması gereken kokular da oluşmaz.
Duş jeli değil, parfüm bu. Yıkanma. Bak öncesinde bebek adımları dedik ama yine de şunu da hatırlatalım. Ne kadar iyi bildiğin mühim değil kokuyu. Yine de o parfümle duş alma kardeşim. Çok güzel bir laf vardır; “Parfümün keşfedilmeli, ‘ben buradayım’ dememeli”. Kurban olayım bu maddeyi atlama.

Genel hatlarımız bu şekilde. Bundan fazlasını, detayını, sağını, solunu istiyorsan hemen şimdi sprey boyanı kapıp Karaköy civarındaki bir duvara isteklerini yazılaman gerekiyor. Yok üşenirim ben diyorsan o zaman yorum at. O da kesmezse Facebook ya da Twitter üzerinden yardır. Artık o da olmuyorsa, zorlama.
[mailerlite_form form_id=8]