Geçtiğimiz hafta sonu ve bu hafta içinde aynı konu üzerinde iki farklı olayla karşılaştık. Geçtiğimiz hafta sonu sabah saatlerine yaklaşırken çok sevdiğim bir arkadaşımla hararetli bir tartışmanın içindeyken grup olarak dozumuzu ayarlayamadık ve gecenin finali arkadaşımızın ortamı terk etmesiyle sonuçlandı. Bir diğeri ise iş ortamlarında yaşanan fikir ayrılıklarının tartışılması sırasında bir tarafın sinir krizi geçirmesi diğer tarafın da uğradığı haksızlıktan dolayı hastalanması ile sonuçlandı. Bu iki örnek gereğinden fazla büyük olsa da ufak tartışmalarda bile işin tadı çok hızlı kaçabiliyor. Başkalarını bilemem ama aklı başında insanlar olarak daha iyi tartışmayı öğrenmemiz gerekiyor.
Dinle!
Çok kolay gibi tınlıyor değil mi? Herkes, her ortamda zaten “önce karşındakini dinle” diye atıp tutuyor. Fakat iş reele geldiği zaman o kadar kolay olmuyor. Dinlemek dediğin karşındaki susuncaya kadar sessiz kalıp kafanın içinde “sana laflar hazırladım sen anlat bak neler geliyor şimdi” demek değil. Tamam sen kafanın içinde yine laflar hazırla ama diğer kulağın karışındakinde olsun. Ne anlatıyor derdi neymiş bir bak bakalım. Belki hiç tartışmaya girmeden sağda müsait bir yerde inebilirsiniz. Ayrıca o anda gerçekten dinlersen karşındaki soruların ve yorumların daha yerinde olacaktır. Ayrıca dinleyerek ve belirli bir efendilikle tartışırsan ortamın tansiyonunu da belirli bir seviyede tutmayı başarırsın. Öbür türlü sadece karşındakinin canını sıkıp damarına basmış olursun.

İnsaflı Ol
Sırf tartışmayı kazanmak için karşındakinin damarına basma, pisleşme, kişisel saldırma. Anladık gaza geldin, koptun gidiyorsun, yardıra yardıra bir şeyler anlatıyorsun, fakat bir taraftan da farkediyorsun ki kaybetmek üzeresin. Sırf önemsiz bir tartışmayı kazanacağım diye karşındaki insanı kaybetmeye değmez. Fikirleriniz uymuyordur, karşındaki daha sağlam argümanlar sunuyordur, sen de ikna olmak istiyorsundur ama yediremiyorsundur kendine, her şey olabilir. Bunların hiçbirisi kişisel olarak karşındakine saldırmanı meşru kılmaz. Konu kişinin kendi hayatıysa eğer orada da dikkatli olmakta fayda var tabi.

Hata Yaptığını Anladığın Anda Dur
Ve hatta özür dilemen gerekiyorsa dile. Hatada ısrarcı olmak senin ne kadar iyi bir tartışmacı olduğunun değil karşındakini ne kadar önemsemediğini kanıtlar. O yüzden karşındakini anladığın, hak verdiğin ve sözlerini kabul ettiğin anda durup tartışmayı bitirmende fayda var. Tartışmanın konusuna ve gidişatına göre bu noktada özür dileyebilir ya da teşekkür edebilirsin. İkisinden birini yapman seni daha da kıymetli birisi haline getirecektir.

Kanıtlar > Farazi Konuşmalar
Tartışma her ne konuda olursa olsun elinde sağlam veriler olsun. Eğer öyle sağdan soldan yarım yamalak duyup kafanda birleştirdiğin ve kesinliği konusunda emin olmadığın bilgileri ortaya atarsan sıkıntıya düşersin. Karşındaki insan hızlıca kanıtlarıyla gelip seni darmadağın eder. O yüzden sırf söyleyecek sözün olsun diye, sırf altta kalmayayım diye, sırf bir iki laf da ben çakayım diye konuşma. Eğer bildiğin somut bir kanıt yoksa ortada “bilmiyorum” kartını kullan ve çekil. Sonra araştırıp tekrar tartışmak istiyorsan tartışırsın. Bu sayede sonraki tartışmalarda söyleyeceğin sözler daha da değerli olur. Zira bilmediğin zaman bilmediğini söylemekten çekinmeyen birisi konuşuyorsa konu hakkında bilgi sahibi olduğu için konuşuyordur.

Gerektiği An Beş Dakika İzin İste
Duygular işin içine girdiği anda iş çığırından çıkar. Sesin tonu yükselir, el kol başlar oynamaya, derken karşındaki de sana yetişmeye başlar. Bir anda bir bakmışsın işin bütün tadı kaçmış. Baktın ki böyle bir duruma doğru gidiyor iş beş dakika müsaade isteyip bir dışarı çıkabilir, odayı değiştirebilirsin. Duygusallaştıkça tartışmadaki verimin düşer, söylemek istediklerini söyleyemez, kendini ifade edemez, karşındakini anlayamaz, aynı cümleleri tekrar edersin. Ortamı hepten terk etmek ise her zaman kullanabileceğin bir yöntem değil. Öyle zor sosyal durumlar içinde kalabilirsin ki hiçbir yere kıpırdayamayacaksındır oradan. O yüzden asıl güçlendireceğin tarafın mola alıp geri gelmek üzerine olsun.

Son Çare: Yav he he!
Her şeyi denedin orta noktada buluşmak için. Efendi gibi tartışmak için elinden geleni arkana koymadın. Ama karşındaki seviyeyi dibe çekmeye devam ediyor, seni dinlemiyor, hakarete varan yorumlarda ısrar ediyor, seni ve düşüncelerini hiç önemsemiyor ve inatla kendisi konuşuyor. Bir dinlersin, iki dinlersin baktın olmuyor, bakmazsın bir daha. He dersin geçersin. Anlatsın o sabaha kadar. Belli ki derdi kendi kafasındaki “çok mühim” bilgileri ve düşünceleri dış dünyaya aktarmaktan başka bir şey değil. Bırak anlatsın. Sen kapat şalteri. Vaktini ayırdığına, kafanı yorduğuna değmez.

Sanırım tartışma anında hepimizin ihtiyacı var bu maddelere. Senin de eklemek istediğin çıkartmak istediğin bir madde varsa, BANA NE!? HAYIR BANA NE LA SENİN MADDELERİNDEN? EN ÇOK BEN BİLİYORUM! SEN NEYİ NE YAPTIN YA?! Şaka bir yana ulaşmak istersen yorum atabilir, Facebook, Twitter ve Instagram üzerinden ulaşabilirsin.
[mailerlite_form form_id=8]